Şirketlerin sürdürülebilirlik yolculuğunda zorlu sınavı

5/1/2025

low angle photography of high rise building
low angle photography of high rise building

Şirketlerin sürdürülebilirlik yolculuğunda zorlu sınavı?

Şirketlerin bir kısmı son bir iki yıldır ekonomik sebeplerden dolayı sürdürülebilirlik hedeflerini sorguluyor ya da hedeflerinin gerisinde kalıyor.

Örneğin, artan petrol fiyatları ışığında hem BP hem de Shell karbon emisyonlarını düşürme taahhütlerini azalttı; ayakkabı üreticisi Crocs, net sıfır karbon emisyonu hedefini 2030'dan 2040'a on yıl erteledi; Microsoft ise yapay zeka iş hacminin, dolayısıyla fosil yakıtlardan beslenen elektrik enerjisi tüketiminin artmasıyla karbon azaltma hedeflerinin gerisinde kaldı.

Bazı şirketlerin iddialı iklim hedeflerinden geri adım atması, başlangıç hedeflerinin gerçekçi olmamasından da kaynaklanıyor olabilir. Ancak bu hedeflerin, uzun vadeli bakış açısıyla ve gerçekçi bir eylem planıyla değiştirilmesiyle, çevresel önlemlerin alınması, maliyet ve rekabet avantajı elde edilerek ekonomik fizibilite sağlanması mümkün.

Ekonomik sebeplere ek olarak, bu yılın başından itibaren ABD merkezli sürdürülebilirlik karşıtı politikalarla birlikte şirketlerin kafası karışmış görünüyor.

Ekonomik büyümeyi arrtırmak için çevresel hedeflerden kurtulmalıyız’ diyen Trump, Paris Anlaşması'ndan çekilmenin yanı sıra, gezegeni ısıtan ve yaşamı tehdit eden sonuçları olan bir dizi kararname yayınladı. İklim fonlarını kesti, petrol ve gaz şirketleri için kuralları geri çekti.

Diğer yandan, Beyaz Saray bir açıklama yayınlayarak Başkan’ın “tüm kurumlara uzun süredir yürürlükte olan medeni haklar yasalarını uygulama ve yasadışı özel sektör DEI (Çeşitlilik, Eşitlik, Kapsayıcılık) tercihleri, yetkileri, politikaları, programları ve faaliyetleriyle mücadele

etme” talimatı verdiğini duyurdu. Trump yönetimi ayrıca federal hükümet içinde DEI işe alım uygulamalarını sona erdirmek için harekete geçti.

Pek çok global şirket ESG ve DEI politikalarından geri adım atıyor ya da Bu kavramlardan yüksek sesle bahsetmeyi bırakıyor. New York Times’ın haberine göre bu yıl S&P 500'de yer alan firmaların finansal raporlarında "çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık" ifadesini kullanan şirketlerin sayısı 2024'e göre yaklaşık yüzde 60 oranında azalmış.

Bunlar arasında IBM, Pepsi, Amazon, GM, Google, Disney, GE, Intel, PayPal gibi pekçok küresel firma yer alıyor.

Örneğin,

Pepsi’nin, işe alımlarda artık azınlık temsil hedeflerini kullanmayacağı, şirketin " DEI Sorumlusu" pozisyonunu çalışan gelişimine daha fazla odaklanmak üzere değiştireceği duyuruldu.

Warner Bros. Discovery’nin ‘Başarımız kesinlikle gerçekten çeşitli bir ekibe sahip olmamıza bağlı’ demekle birlikte, haber kaynakları tarafından şirketin bir personel yazısında "kapsayıcı bir ekip" oluşturmaya kararlı olduğunu ancak DEI programlarının adını "kapsayıcılık" olarak değiştireceğini, harici çeşitlilik anketlerine katılmayı bırakacağını bildirdi.

Deloitte US, DEI hedeflerini geri çekeceğini ve çeşitlilik raporları yayınlamayı bırakacağını söyledi; ancak firmanın Birleşik Krallık şubesi, çalışanlarına çeşitliliğin "bir öncelik olmaya devam ettiğini" ve çeşitlilik hedeflerinin arkasında duracağını söyledi.

Apple, Cisco, Deutche Bank, Coca Cola’nın aralarında bulunduğu bazı şirketler ise, ‘çeşitli iş gücünün şirket için daha faydalı olduğunu, bu politikadan vazgeçmelerinin şirkete zarar verebileceğini’ söyleyerek DEI politikalarından geri atmayacaklarını açıkladılar.

Bazı ülkeler, Trump'in DEI girişimlerine yönelik baskisina itiraz ettiler Amerikan büyükelçilikleri, Fransa, Belçika, Danimarka, İtalya ve İspanya'dakiler de dahil olmak üzere yabanci firmalara Trump'in DEI talimatlarına uymalari yönünde mektuplar gönderdi ve bu durum birçok ülkeden tepki aldi. Belçika Başbakan Yardimcisi Maxime Prévot yaptiği açiklamada, "sözleşmeler yalnizca bir şirketin çeşitliliğe ve kapsayiciliğa bağli olmasi nedeniyle feshedilecekse, bu Viyana Diplomatik İlişkiler Sözleşmesi'nin ihlali anlamina gelebilir" dedi ve ABD büyükelçiliğinin eylemlerinde belçika yasalarina uymasi gerektiğini belirtti. Fransiz Ekonomi bakani Eric Lombard yaptiği açiklamada, "bu uygulama yeni Amerikan yönetiminin değerlerini yansitiyor bizim değil" dedi.

Sosyal ve ekonomik kalkınma adına hükümetler, şirketler ve sivil toplum kuruluşlarının üzerinde önemli sorumlulukların olduğu, ülkelerin iş birliği içerisinde iklim politikalarını belirlemesinin elzem olduğu böyle bir dönemde, pek çok küresel şirketin dahi frene basmasına sebep olan ESG karşıtı politik yaklaşımların, kısa vadeli ekonomik kazançları öne çıkarırken, dünyanın uzun vadeli refahını ve istikrarını riske attığı aşikar. Doğanın ve sosyal dengesizliklerin kendini hatırlatacağını düşünürsek bu politikalardan geri dönülmesi gerekeceği de aşikar. Umarız ki olabildiğince erken dönülsün.

Konuya şirketler açısından bakarsak…

Rekabetin her geçen gün sertleştiği, insan kaynağının rekabetçiliğin önemli bir bileşeni olduğu günümüz şartlarında, şirketlerin geçmişte olduğu gibi yalnızca ana hissedarları ve müşterileri için değer yaratma modeli artık yeterli rekabetçiliği sağlamıyor. İş modelini, sürdürülebilirlik çatısı altında kurgulayan, hissedarları, çalışanları, iş ortakları hatta toplum için de değer üretme modelini benimseyen şirketler rekabet avantajı sağlıyor.

Bu şirketler, etik, çevresel, ekonomik risklerini daha iyi yönetebiliyor, finansmana ulaşımda avantajlar sağlıyor, çeşitlilik sayesinde karar alma mekanizmalarını güçlendiriyor ve itibarlarını arttırarak çalışılması arzu edilen iş yeri veya iş ortağı konumunda oluyorlar.

Özetle dönemsel politikalar veya farklı sebeplerle sürdürülebilirlik politikalarında eksen kayması yaşanıyor olabilir. Ancak, kısa vadeli ekonomik kazançların ötesine geçmek, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmayı gözetmek ve toplumsal kalkınmayı desteklemenin doğru yol olmasının yanı sıra, rekabet avantajı yaratmasının da mümkün olduğunu hatırlamakta fayda var.